satır arası

Sağlıklı her kadın, ergenlik döneminden menopoz dönemine kadar her 28 günde bir âdet görür. Kadın üreme sisteminin her ay düzenli olarak kendini olası gebeliğe karşı hazırlaması olarak tanımlanabilen bu durum, pek çok farklı nedenden dolayı gerçekleşmeyebilir. Âdet gecikmesinden bahsedilebilmesi için kişinin âdet başlangıcının en az 7 gün süreyle gecikmiş olması gerekir. Gebelik dönemi hariç olmak üzere yaşanan bu gecikme, bir yıl içinde 2 ya da 3 kez yaşanabilir. Ancak daha sık yaşanan âdet gecikmesi, pek çok farklı sağlık probleminin habercisi olabilir. Ayrıca menstrüasyon dönemi, menarş ya da farklı deyişle ilk âdet görüldükten sonra hemen düzene oturmaz. İlk kez âdet olan kişi, ikinci âdet kanamasını 28 gün sonra yaşamayabilir. Bu durum, kişinin hormonal düzeninin henüz tam olarak oturmamasından kaynaklanır. Âdet gecikmesi, kişinin menopoz dönemine yaklaşmasıyla da görülebilir. Bu gibi geçiş dönemlerinde vücudun yeni hormonal düzene uyum sağlaması zaman alabilir. Sıklıkla merak edilen âdet gecikmesi neden olur? sorusunu yanıtlamadan önce âdet gecikmesinin ne olduğunu iyi anlamak gerekir.

Âdet Gecikmesi Nedir?

Menstrüasyon dönemi ya da âdet döngüsü, her 21 ila 35 gün arasında ya da farklı bir deyişle ortalama 28 günde bir vajenden kan gelmesi olarak tanımlanabilir. 2 ila 7 gün arasında süren kanama, âdet kanaması olarak adlandırılır. Âdetin gecikmesi ise âdet kanamasının en az 7 gün süreyle gecikmesi durumudur. Menstrüasyon döneminin bir düzen içinde olması, vücutta pek çok farklı organın uyum içinde çalışmasına ve hormonal düzene bağlıdır. Âdet oluşumu için öncelikle beyinde yer alan hipotalamus bölgesi hipofiz bezini uyarır. Bir endokrin organı olan hipofiz bezi uyarıldığında LH ve FSH hormonlarını salgılar. Bu hormonlar kan dolaşımı yoluyla vücuda yayılır ve yumurtalıklara ulaştığında yumurtalık rezervinde bulunan yumurta foliküllerinin bir kısmının olgunlaşma sürecine girmesini sağlar. Yumurtaların içinde bulunduğu folikül ya da farklı bir deyişle kesecik, yeterince olgunlaştıktan sonra çatlar. Yumurta, olası döllenme için yumurtalıklarla rahim arasında bir kanal görevi gören fallop tüplerine atılırken yumurta folikülü, östrojen hormonu salgılar. Östrojen hormon seviyesinin yükselmesine bağlı olarak rahim duvarı ya da tıptaki adıyla endometrium kalınlaşır. Bu durum, olası gebelik durumunda embriyonun rahme tutunmasını ve bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için uygun ortamın oluşmasını sağlar. Ancak yumurta döllenmediğinde kan düzeyindeki östrojen hormonu azalırken progesteron hormonu artışa geçer. Progesteronun etkisiyle kalınlaşan rahim duvarı, pul pul dökülerek bir miktar kanla birlikte vajina yoluyla vücut dışına atılır. Âdet kanamasının başladığı gün 1. gün olarak kabul edilir ve bu döngü, ortalama olarak her 28 günde bir kez tekrarlanır. Bazı kadınlarda âdet döngüsü, her 21 ila 35 gün arasında da gerçekleşebilir. Normal sınırlar içinde kabul edilen bu durum kişiden kişiye farklılık gösterir. Kişinin gebe kalması durumunda âdet kanaması kesilir. Anacak gebelik dışında âdet kanamasının 7 gün ve daha uzun süreyle kesilmesi durumu, âdet gecikmesi olarak tanımlanır. Yani kişinin âdet kanamasının 5 gün gecikmesi normal bir durum olarak kabul edilirken, 10 gün gecikmesi bir problemin habercisi olabilir. Pek çok sağlık probleminin belirtisi olarak oluşabilen bu durumun bir yıl içinde 2 ya da 3 kez yaşanması çoğunlukla önem teşkil etmese de yıl içinde 3'ten fazla kez gerçekleşen âdet gecikmesinin nedenlerinin araştırılması gerekir. Âdet gecikmesi sebepleri konusuna geçmeden önce sıklıkla sorulan "Âdet gecikmesi belirtileri nelerdir?" sorusunu yanıtlamak gerekir.

Âdet Gecikmesi Belirtileri Nelerdir?

Âdet gecikmesi pek çok farklı durumdan oluşabilir. İlk âdet kanamasının başladığı dönem olan ergenlik ile menopoz dönemleri haricinde âdet kanamasının 7 günden daha fazla gecikmesi normal kabul edilmez. Âdet gecikmesi, her 28 günde bir âdet gören kişi için 36 gün boyunca âdet görmemesi durumudur. Farklı bir deyişle âdet gecikmesi varlığında kişide farklı bir belirti görülmez. Sağlıklı bireylerde gebelik haricindeki dönemlerde âdet döngüsünün düzenli bir şekilde gerçekleşmesi gerekir. Sıklıkla merak edilen bir diğer soru da "Âdet gecikmesi nedenleri nelerdir?" şeklindedir.

Âdet Gecikmesi Sebepleri Nelerdir?

Hormonal denge ve fizyolojik açıdan problemi olmayan her kadın, ergenlik ile menopoz dönemi arasında düzenli olarak âdet kanaması görür. Ortalama her 28 günde bir gerçekleşmesi beklenen kanamanın 21 ila 35 gün arasında gerçekleşmesi de tıbbi açıdan sağlıklı bir durum olarak kabul edilir. Ancak âdet kanamasının 7 gün ve daha fazla süreyle gecikmesi, âdet kanaması olarak tanımlanır. Âdet gecikmesinin pek çok farklı sebebi bulunur. Sıklıkla âdet gecikmesine yol açan etkenlerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:

  • Gebelik: Âdet gecikmesine yol açan ve sık görülen nedenlerin başında hamilelik gelir. Korunmasız bir şekilde aktif cinsel hayatı olan kadınlarda gebeliğe bağlı olarak âdet gecikmesi görülebilir. her adet gecikmesi ise hamilelik habercisi olmayabilir. Kısırlık gibi problemler günümüzde tüp bebek merkezlerinde çözülebilir tüp bebek nasıl yapılır konusunda bilgi almak isteyen kişiler hastanelere başvurabilir. 
  • Emzirme: Emzirme dönemi boyunca kişi âdet görmeyebilir. Ayrıca âdet düzensizlikleri de yaşayabilir. Emzirme döneminin sona ermesinin ardından kişinin âdet döngüsü, normal düzenine geri döner.
  • Doğum Kontrol İlaçları: İmplante edilen doğum kontrol yöntemlerinin yanı sıra enjeksiyonla ya da tablet yoluyla vücuda alınan doğum kontrol ilaçları, kişinin âdet döneminin gecikmesine yol açabilir.
  • Tiroit Problemleri: Hipertiroidi ya da hipotiroidi gibi sağlık sorunları, kişinin vücudunda hormonal değişime yol açabilir. Bu da kişinin âdet kanamasının gecikmesine neden olabilir.
  • Polikistik Over Sendromu: Yumurtalıklarda oluşan kistik yapılar, kişinin yumurtlama fizyolojisinin farklılaşmasına yol açar. Yumurtlama döngüsünün bozulmasına yol açan polikistik over sendromu bazı durumlarda yumurtlamanın tamamen durmasına da neden olabilir. Yumurtlamanın kesintiye uğraması ya da tamamen durması, hormonal düzenin bozulmasına ve dolayısıyla âdet gecikmesine yol açabilir.
  • Kronik Hastalıklar: Hormonal dengenin değişmesine yol açan diyabet ya da çölyak gibi sağlık problemlerinin yanı sıra kilo değişimine yol açan bazı rahatsızlıklar da âdet gecikmesine neden olabilir.
  • Menopoz: Üreme çağının sona erdiğinin bir işareti olan menopoz döneminde âdet kanaması tamamen kesilse de menopoz dönemi başlangıcında âdet döngüsü düzensizleşerek kanamanın gecikmesine yol açabilir.
  • Düşük Kilo: Kişinin farklı sebeplere bağlı olarak kilo kaybetmesi, vücuttaki hormonal düzenin değişmesine yol açarak kişinin âdet döneminin gecikmesine neden olabilir.
  • Fazla Kilo: Obezite ya da şişmanlık, pek çok farklı sağlık problemine yol açabileceği gibi kişinin hormonal dengesini bozarak âdet gecikmesi yaşamasına da yol açabilir.
  • Stres: Stres başlı başına vücut fizyolojisini etkileyebilir. Yoğun strese maruz kalan kişilerde hormon salınımı düzensizleşebilir. Bu da kişinin âdet gecikmesi yaşamasına neden olabilir.

Âdet Gecikmesi Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kişinin âdet kanamasının 7 gün ve daha uzun süreyle kesilmesi âdet gecikmesi olarak tanımlanır. Dolayısıyla kişi bu şikayetle hekime başvurduğunda hekim öncelikle hastanın anamnezini alır. Kişinin âdet düzenini sorgular. Ardından hekim, kişinin genel sağlık durumunun ve hormonal dengesinin araştırılması için hastayı muayene eder ve ek tetkikler ister. Laboratuvar testlerinin yanı sıra bazı durumlarda radyolojik görüntüleme tetkiklerinin yapılmasını isteyebilir. Âdet gecikmesine yol açan odak hastalığın tanısının koyulmasıyla birlikte tedavi aşamasına geçilir. Bu noktada tedavi, odak hastalığa göre pek çok farklı yöntemle yapılabilir.

Eğer siz de âdet gecikmesi yaşıyorsanız, sağlık kontrollerinizi yaptırmak için en yakın sağlık kuruluşuna başvurmayı ihmal etmeyin. Sağlıklı günler dileriz.

 

En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız

Sosyal Medya Hesaplarımız:
Facebook | Instagram | YouTube | LinkedIn

1004407

Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.