satır arası

Göğüs kafesi tümörü, genellikle yavaş yavaş kendini belli eden, bazen de uzun süre fark edilmeyen bir rahatsızlıktır. Çoğu zaman ağrı, nefes alıp vermede zorluk ya da göğüs bölgesinde bir şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkar.

Bu tür belirtiler, başka sorunlarla karıştırılabilir, bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Vücuttaki herhangi bir değişiklik veya rahatsızlık hissettiğinizde, özellikle göğüs bölgesinde, zaman kaybetmeden bir doktora başvurmak erken teşhis için önem taşır. Göğüs kafesi tümörünü fark etmenin yollarını bilmek, tedavi sürecinde avantaj sağlar.

Göğüs Kafesi Tümörü Nedir?

Göğüs kafesi tümörü, bu bölgedeki kemik, kas, kıkırdak veya bağ dokularında anormal hücre büyümesi sonucu ortaya çıkar. Bu tür tümörler, kaburga kemikleri, göğüs kemiği ya da omurga gibi yapılarda gelişebilir. Hem iyi huylu hem de kötü huylu olabilirler.

İyi huylu tümörler yavaş büyür, çevredeki dokulara yayılmaz ve metastaz yapmaz. Bazı durumlarda büyük olmaları veya bulundukları yere bağlı olarak baskı oluşturabilirler ve tedavi gerekebilir.

Kötü huylu tümörler ise agresif özellik gösterir. Çevredeki dokulara zarar verebilir, hızla büyüyerek vücudun başka bölgelerine yayılabilir. Bu tümörler, göğüs kafesinin kendi dokularından kaynaklanabileceği gibi, diğer organlardan yayılan kanserler sonucu da gelişebilir.

Göğüs kafesi tümörleri ağrı, şişlik, nefes almakta zorluk veya o bölgede hareket kısıtlılığı gibi belirtiler verebilir. Bazen sinirlere baskı yaparak sinirsel ağrılara yol açabilir. Tedavi süreci, tümörün türüne ve yayılma durumuna göre planlanır. 

Göğüs Kafesi Tümörü Belirtileri

Göğüs kafesi tümörü, göğüs kafesi bölgesinde yer alan kemik, kas, sinir veya dokularda oluşan iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) tümörlerdir. Bu tümörler doğrudan göğüs kafesinde başlayabileceği gibi, vücudun başka bir bölgesinden yayılabilir (metastaz). Göğüs kafesi tümörleri genellikle kemik, kıkırdak, yumuşak doku veya sinir dokularından kaynaklanır.

Göğüs kafesi tümörü belirtileri şunlardır:

  • Sürekli veya aralıklı olarak hissedilen, özellikle derin nefes aldığınızda veya hareket ettiğinizde artan bir ağrı.
  • Göğüs bölgesinde fark edilebilir bir şişlik veya sert bir kitle olabilir.
  • Göğüs kafesinde yer kaplayan bir tümör, akciğerlere baskı yaparak nefes almayı zorlaştırabilir. Özellikle efor sırasında bu belirti daha belirgin olur.
  • Göğüs bölgesinde hareket ettikçe rahatsızlık veya ağrı hissedilebilir, bu da hareket kabiliyetini sınırlayabilir.
  • Enerji eksikliği, günlük aktivitelerde zorlanma hissedilebilir. Bu, tümörün vücut üzerinde yarattığı genel etkilerden biridir.
  • İstem dışı ve hızlı kilo kaybı da ciddi bir belirtidir ve tümörün vücut üzerindeki etkisi olarak görülebilir.
  • Göğüs kafesi tümörleri, akciğer ya da solunum yollarına baskı yaparsa sürekli öksürüğe ya da ses kısıklığına neden olabilir.
  • Özellikle kötü huylu tümörlerde, vücutta sürekli düşük dereceli ateş ve gece terlemeleri görülebilir.

Göğüs Kafesi Tümörü Nasıl Anlaşılır

Göğüs kafesi tümörünün teşhisi, genellikle belirtilerle ortaya çıksa da, kesin tanı için çeşitli tıbbi testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılır.

İşte nasıl anlaşıldığına dair detaylar:

Fiziksel Muayene

İlk adımda doktor, hastanın şikayetlerini dinleyerek bir fiziksel muayene yapar. Göğüs bölgesinde kitle, şişlik ya da hassasiyet olup olmadığı incelenir. Ayrıca nefes alıp verme zorlukları ya da göğüste duyulan anormal sesler (örneğin hırıltı) muayene sırasında fark edilebilir.

Röntgen (X-ray)

Göğüs röntgeni, göğüs kafesinde herhangi bir anormal büyüme veya kitleyi tespit etmenin en basit ve ilk kullanılan yöntemidir. Tümörler genellikle röntgende fark edilebilir büyüklüğe geldiğinde görünür.

Bilgisayarlı Tomografi (BT) Tarama

Daha ayrıntılı bir görüntüleme sağlamak için BT taraması yapılır. Bu yöntem, göğüs kafesindeki tüm dokuları ve organları kesit kesit görüntüleyerek tümörün yerini ve boyutunu daha net gösterir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR)

MR, tümörlerin yumuşak dokulara olan etkisini daha iyi anlamak için kullanılır. Özellikle kaslar, sinirler ve damarlar gibi yapılar hakkında ayrıntılı bilgi verir. Bu yöntem, tümörün göğüs kafesi içerisindeki diğer dokulara nasıl yayıldığını gösterir.

Biyopsi

Biyopsi, şüpheli kitleden bir parça alınarak laboratuvar ortamında incelenmesi işlemidir. Tümörün iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunu anlamanın en kesin yoludur. Biyopsi, ince bir iğne yardımıyla ya da cerrahi yöntemle yapılabilir.

Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)

Bu tarama yöntemi, tümörün metabolik aktivitesini ölçer. Kanser hücreleri daha aktif olduğu için bu yöntem, vücutta kanserin yayılıp yayılmadığını ve ne kadar aktif olduğunu belirlemeye yardımcı olur.

Kan Testleri

Bazı kan testleri, tümör belirteçleri adı verilen maddeleri ölçerek tümörün varlığına dair ipuçları verir. Ancak kan testleri genellikle diğer yöntemlerle desteklenmelidir.

Göğüs Kafesi Tümörü Tedavisi

Göğüs kafesi tümörünün tedavisi, tümörün yapısına ve yayılma durumuna göre değişir. İlk tercih genellikle cerrahi müdahaledir. Tümör, çevresindeki sağlıklı doku ile birlikte çıkarılır. Eğer tümör kemiklere yayılmışsa, bu bölge de alınabilir ve protez ya da greft ile onarılabilir. 

Kötü huylu tümörlerde ise cerrahiye ek olarak kemoterapi uygulanır. Kemoterapi, ilaçlarla tümör hücrelerini küçültmeyi veya yok etmeyi hedefler. 

Radyoterapi de sık kullanılan bir yöntemdir; kanser hücrelerini yüksek enerjili ışınlarla hedef alarak yok eder. 

Bazı hastalarda, tümörün büyümesine neden olan genetik değişikliklere odaklanan hedefe yönelik tedavi kullanılır. Ayrıca, immünoterapi ile bağışıklık sistemi güçlendirilerek vücudun kendi savunması artırılır. 

Her hastada bu tedaviler, hastanın durumu dikkate alınarak bir arada veya tek başına uygulanabilir. Tedavi süreci tamamen hastaya özel planlanır ve düzenli kontrollerle takip edilir.

Göğüs Kafesi Tümörü Ameliyatı Sonrası Yapılması Gerekenler

Göğüs kafesi tümörü ameliyatı sonrasında iyileşme sürecini desteklemek ve olası komplikasyonları önlemek için aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz önemlidir:

  • Ameliyat sonrası ağrı normaldir. Doktorunuzun reçete ettiği ağrı kesicileri düzenli olarak kullanın.
  • Cerrahi bölgenin temiz ve kuru tutulması gereklidir. Pansuman değişikliklerini doktorunuzun talimatlarına uygun şekilde yapın ve enfeksiyon belirtilerine (kızarıklık, şişlik, akıntı) karşı dikkatli olun.
  • Akciğer fonksiyonlarını iyileştirmek için derin nefes alma ve öksürme egzersizleri yapmanız önerilebilir. Bu egzersizler, akciğerlerde sıvı birikimini ve pnömoniyi önlemeye yardımcı olur.
  • İlk günlerde hafif yürüyüşler gibi düşük yoğunluklu aktiviteler yapabilirsiniz. Doktorunuzun onayıyla zamanla aktivite seviyenizi artırabilirsiniz. Ağır kaldırmaktan ve zorlayıcı hareketlerden kaçının.
  • İyileşmeyi desteklemek için protein ve vitamin açısından zengin bir diyet uygulayın. Bol su tüketin ve kabızlığı önlemek için lifli gıdalar tercih edin.
  • Doktorunuzla planlanan tüm takip randevularına gidin. Bu, iyileşmenizin izlenmesi ve olası sorunların erken tespiti için önemlidir.
  • Reçete edilen tüm ilaçları belirtilen dozlarda ve sürelerde kullanın. Yeni bir ilaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın.
  • Sigara ve alkol tüketiminden kaçının. Bu maddeler iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir ve komplikasyon riskini artırabilir.

Sık Sorulan Sorular

Kaburgada tümör olur mu?

Kaburgada tümör oluşabilir. Kaburgalar, göğüs kafesinin bir parçası olan kemiklerdir ve kemik dokusunda olduğu gibi kaburgalarda da tümörler gelişebilir.

Göğüs kafesi tümörü öldürür mü?

Göğüs kafesi tümörleri, tümörün tipine, yerleşimine ve yayılma durumuna bağlı olarak yaşamı tehdit edebilir. Tümörler iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) olabilir, bu da hastalığın gidişatını ve ciddiyetini belirler.

En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız

Sosyal Medya Hesaplarımız:
Facebook | Instagram | YouTube | LinkedIn

Prof. Dr.
Alper Ata
Medikal Onkoloji (Tıbbi Onkoloji)
Medical Park Mersin
2907

Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.