Eritrosit olarak adlandırılan kırmızı kan hücreleri, akciğerlerden kan geçen oksijenin, vücuttaki diğer doku ve organlara iletiminden sorumludur. Oksijen dışında karbondioksit molekülünün taşınmasında da görev alır. Eritrositler, hücrelerin metabolizmaları gereği oksijeni kullanmaları sonucu meydana gelen karbondioksiti hücrelerden alarak akciğerlere taşır ve atılmasını sağlarlar.
Kırmızı kan hücreleri (eritrositler) kemik iliğinde üretilir. Kemik iliğinde yer alan kök hücrelerin bölünmesi vasıtasıyla oluşurlar. Eritrositlerin üretimi için birtakım madde ve hormonlar gerekli olup bunlara; eritropoietin, B12 vitamini, folik asit ve demir minerali örnek olarak sayılabilir.
Bir milimetreküp kanda kadınlarda yaklaşık 4,8 milyon kırmızı kan hücresi varken, erkek bireyler için bu rakam 5,4 milyondur. Oksijen ve karbondioksitin taşınması kırmızı kan hücrelerinin içinde yer alan hemoglobin sayesindedir. Hemoglobin demir içeren bir molekül olması sebebiyle kanın kırmızı renkli görünmesine neden olur. Disk şeklindeki kırmızı kan hücrelerinin çekirdeği yoktur. Bu hücrelerin sayısındaki değişiklikler çeşitli hastalıkların bir belirtisi olarak meydana gelebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Hematokrit Nedir?
Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin dolaşımdaki kan miktarına göre hacminin oranını ifade eder. Matematiksel olarak cihazlar yardımıyla ölçülen ortalama kırmızı kan hücresi hacmi (MCV) ve eritrosit sayısının çarpımı ile hesaplanır. Normal hematokrit değerleri %35-45 arasında kabul edilir. Cinsiyet ve yaşa bağlı olarak normal kabul edilen değer aralığında farklılıklar söz konusu olabilir. Özellikle 15 yaşından küçük çocuklarda hematokrit için normal kabul edilen değer aralıkları her yaş için ayrı olarak belirlenmiştir.
Kanda HCT Nedir?
Hematokrit değeri tam kan sayımı testinin içerisinde yer alan parametrelerden biridir. İncelenme nedenleri arasında en sık olarak anemi hastalığı bulunur. HCT ne demek sorusuna “test sonuçlarının yer aldığı raporda hematokritin kısaca ifadesi” yanıtı verilebilir.
Hematokrit Neden Ölçülür ve Normal Kabul Edilen HCT Değeri Nedir?
Hematokrit ölçümü tam kan sayımı testinin bir parçasıdır. Hem çeşitli rahatsızlıkların tespit edilmesinde hem de bazı hastalıklara yönelik verilen tedavinin gidişatının incelenmesi adına kırmızı kan hücrelerinin kan dolaşımındaki bölümünün tespit edilmesi fayda sağlayabilir. Hematokrit kandaki kırmızı kan hücre hacmini ifade eder. Kadınlarda normal kabul edilen değer %35-45 arasında değişkenlik gösterirken erkeklerde bu rakam %39-50 arasındadır. Hct yüksekliği nedir ve Hct düşüklüğü nedir gibi soruların yanıtı bu parametrenin normal sınırların altında ya da üstünde tespit edilmesidir.
Hematolojik analiz yöntemleri ile ölçülen bu değer damar içerisinde her yerde aynı olmama özelliğini gösterir. Kırmızı kan hücreleri dışarıdan travma sonrası şekil bozukluğu gelişimine yatkın hücrelerdir ve bu nedenle damar içinde orta bölümde hareket ederler. Damar duvarına yakın bölümde ise hücre içermeyen plazma adı verilen kan sıvısı dolaşır. Bu nedenle kanın orta bölümünde HCT oranı yaklaşık olarak %80 civarındayken duvara yakın bölgelerde ise neredeyse sıfırdır.
Kırmızı kan hücreleri kanın oksijenize bölümünü oluşturur ve sayıları ile HCT değeri arasında bir paralellik söz konusudur. HCT’nin yükselmesi ile kandaki oksijen taşıma kapasitesi yükselmiş gibi görünse de, bu durum kanın daha az akışkan olması ve yoğunluğunun artması gibi sonuçlara neden olabilir. HCT’nin kanın akışkanlığının bozulmayacağı kadar yükselmesi dokulara aktarılan oksijen miktarının artırılmasına katkı sağlayabilir.
Hematokrit testi çeşitli sağlık problemleri için tanısal olarak değer taşıyabilir:
- Anemi
- Lösemi
- Dehidrasyon (sıvı kaybı)
- Çeşitli besin maddelerinin eksikliği
Hematokrit Nasıl Ölçülür?
Hematokrit ölçümünün yapılabilmesi için öncelikle kişiden kan örneği alınması gerekir. Bu işlem kişinin parmak ucundan veya kolundaki toplardamarlardan örnek alınarak gerçekleştirilebilir. Hematokrit değeri tam kan sayımı tetkikinin bir parçası ise örnek alınma işlemi genellikle el sırtı veya dirsek ön bölgesindeki toplardamarlardan gerçekleştirilir. Sağlık personeli ilk olarak örnek alınacak bölgenin antiseptik bir madde ile temizliğini yapar ve ardından elastik bir bant veya çeşitli araçlar kullanarak kolun üst bölgeden turnikeye alır. Böylelikle örneğin alınacağı damarlar belirginleşmiş olur. İğnenin damar içine yerleştirilmesinin ardından örnek alımı başlar. Kan örnek tüpüne dolmaya başladığında işlemi yapan sağlık personeli turnikeyi açar ve işlemin tamamlanmasının ardındann ufak bir bandaj veya pamuk ile örnek alınan bölgeye bası yaparak kanama oluşumunu engeller. İşlem sonrasında küçük morluklar oluşması normaldir ve bu durumlar genellikle birkaç gün içerisinde gerileme gösterir.
Örnek alınması sonrasında hematokrit değerinin ölçülmesi bir cam tüp ve santrifüj cihazı ile gerçekleşir. Santrifüj cihazının çalışma prensibi karışım halindeki maddelerin yoğunluk farkından yararlanılarak ayrılmasına dayanır. Karışımın bulunduğu kap yüksek hızla döner ve ağırlığı daha fazla olan madde kabın dış tarafına doğru itilir, böylelikle ayrım yapılması sağlanır.
Santrifüj işlemi gerçekleşirken kan dolaşımında bulunan diğer hücreler kırmızı kan hücrelerinin arasında kalabilir. Bu durum hematokrit değerinin normalden daha yüksek ölçülmesine neden olabilir. İncelenecek kan örneğinin uzun süre beklemesi sonucunda da kırmızı kan hücrelerinin hacminde artış oluşabilir. Bu durumda da hematokrit değeri gerçek değerine göre yüksek olarak hesaplanabilir.
Bu durum dışında birçok dış faktör hematokrit tetkikini etkileyerek sonucun normal sınırların dışında olarak yorumlanması ile sonuçlanabilir:
- Yüksek rakımlı bölgelerde yaşamak
- Gebelik
- Ciddi seviyedeki kan kayıpları
- Yakın zamanda kan transfüzyonu öyküsü bulunması
- Ciddi dehidrasyon durumları
Test öncesinde hekiminize sonucu etkileyebilecek faktörler arasında bulunan yakın zamanda bir kan nakli alıp almadığınızı ve varsa gebeliğin pozitif olabileceğine dair bilgi vermeniz önerilir. Hematokrit testi ağır bir yan etki ya da risk durumları ile ilişkili bir tetkik değildir. Kan örneğinin alındığı bölgede kanama ya da zonklama gibi şikayetlerin oluşması normal kabul edilir. Herhangi bir ödem ya da üzerine yeterli baskı uygulanmasına rağmen devam eden kanama varlığında sağlık kuruluşlarından yardım almanız önerilir.
Hematokrit Değerinin Değiştiği Durumlar Nelerdir?
Birçok fizyolojik durumda hematokrit değerini, normal sınır değerlerinin altında veya üzerinde hesaplanmasına neden olabilir. Hematokrit değeri ile kan dolaşımındaki kırmızı kan hücrelerinin sayısının orantılı olması sebebiyle kırmızı kan hücre sayısını azaldığı durumlarda hematokrit düşük olarak tespit edilir.
Yenidoğan dönemindeki bebeklerin hematokrit değerleri yüksektir ve zaman içerisinde düşüşe geçerek normal seviyelere iner. Cinsiyetler arasında da hematokrit değeri açısından farklar olup erkeklerde kadınlara göre daha yüksek değerler tespit edilir. Hamilelik dönemindeki kadınlarda ise dolaşımdaki kanın miktarının artıp, yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak daha düşük hematokrit değerleri tespit edilebilir.
Hematokrit düşüklüğünün bir bulgu olarak meydana gelebileceği durumlar şu şekilde özetlenebilir:
- Kemik iliği hastalıkları
- Kronik inflamatuar rahatsızlıklar
- Demir, folat veya B12 vitamini eksikliği
- İç kanama
- Hemolitik anemi
- Böbrek yetmezliği
- Lösemi
- Lenfoma
- Orak hücreli anemi
Yüksek rakımlı bölgelerde yaşayanlarda havadaki oksijen miktarının azlığını dengelemek amacıyla kırmızı kan hücresinin sayısında artış meydana gelir. Bu nedenle yüksek rakımlı bölgelerde yaşayanların hematokrit değerleri normal aralığın üzerinde tespit edilebilir. Bu durum dışında ağır sıvı kayıpları, konjenital (doğuştan gelen) kalp rahatsızlıkları, böbrek tümörleri, akciğer hastalıkları ve polisitemia vera gibi kan hastalıklarında da hematokrit değeri yüksek olarak tespit edilebilir.
Hematokrit değerinde değişiklik ile seyreden rahatsızlıklardan bazıları şunlardır:
Anemi (Kansızlık)
Çeşitli nedenlere bağlı olarak kan dolaşımında yer alan ve eritrosit olarak adlandırılan kırmızı kan hücrelerinin sayısında azalma meydana gelmesi anemi olarak adlandırılır. Bu azalma üretimin yavaşlaması veya yıkımının arttığı durumlar nedeniyle olabilir.
Halsizlik, baş ağrısı, konsantre olmakta güçlük yaşanması, el ve ayaklarda üşüme hissi, nefes darlığı ve sersemlik, kansızlık durumunda ortaya çıkabilecek belirtilere örnek teşkil eder.
Demir eksikliği anemisi en sık olarak karşılaşılan anemi nedenlerinden biridir. Demir, hemoglobin molekülünün yapısında yer alması dolayısıyla kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gereklidir. Aşırı çay içme, tahıla dayalı beslenme ya da demir ihtiyacının daha fazla olduğu gebelik dönemlerinde eksiklik ortaya çıkabilir.
Kan kayıpları da doğal olarak bir anemi nedenidir. Hızlı gerçekleşen kan kayıplarına müdahale edilirken öncelikle dolaşımdaki sıvı hacminin yerine konması hedeflenir. Bu nedenle sıvı miktarı normal seviyelere ulaşırken, kırmızı kan hücrelerinin sayısı ve dolayısıyla konsantrasyonlarında düşme meydana gelir. Kan kaybı sonrasında hematokrit değerlerinde meydana gelen azalma yaklaşık olarak 1-1.5 ay içerisinde normal değer aralığına döner.
Kırmızı kan hücrelerinin üretim yeri olan kemik iliğinde meydana gelen rahatsızlıklar sonucu da kansızlık durumu ortaya çıkabilir. Üretimin yetersizliğine bağlı olarak oluşan bu anemi çeşidi "aplastik anemi" olarak adlandırılır.
Kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gerekli olan B12 vitamini ve folik asit gibi maddelerin eksikliği sonucunda kemik iliğinde gerçekleşen üretimde yavaşlama meydana gelir ve üretilen hücreler normalden daha büyük olarak tespit edilir. Bu anemi çeşidi "megaloblastik anemi" olarak isimlendirilir.
Gıdalarla alınan B12 vitamini mideden salgılanan bir faktör (intrinsik faktör) aracılığıyla bağırsaklardan emilebilir hale gelir ve vücuttaki çeşitli olaylarda kullanılmak üzere gerekli bölgelere taşınır. Pernisiyöz anemi olarak adlandırılan bu rahatsızlıkta, mideden salgılanarak B12 vitamininin emilmesini sağlayan bu faktörün üretilmesi ile ilgili bir probleme bağlı olarak B12 vitaminin emiliminde azalma meydana gelir ve dolayısıyla kırmızı kan hücrelerinin üretimi de bu durumdan olumsuz olarak etkilenir.
Eritrositlerin ömrü yaklaşık olarak 120 gündür. Oksijen ve karbondioksit taşıma görevini bu süre boyunca yerine getiren kırmızı kan hücreleri, ömrünü tamamlandığında dalak tarafından parçalanır ve içerdiği moleküller yeni hücrelerin sentezinde kullanılmak üzere tekrar kan dolaşımına verilir. Kırmızı kan hücrelerinin yapısında doğuştan gelen çeşitli anormallikler varlığında yıkılmaları daha kısa sürede gerçekleşir. Üretime göre yıkımının arttığı bu kansızlık durumu "hemolitik anemi" olarak bilinir.
Hemokonsantrasyon
Kan dolaşımındaki toplam sıvı hacminin çeşitli nedenlerde kayba uğradığı ve yetersiz sıvı alımı gerçekleşen durumlar dehidratasyon olarak adlandırılır. Sıvı miktarı azalırken kırmızı kan hücresi sayısının değişmemesi nedeniyle göreceli olarak hematokrit değeri yüksek olarak tespit edilebilir. Hemokonsantrasyon olarak adlandırılan bu durum dehidratasyon dışında yanıklarda, aşırı kusma sonrasında ve bağırsaklarda tıkanıklığın meydana gelmesi sonrasında da oluşabilir.
Ağır egzersizler sonucu da hematokrit değeri yüksek olarak tespit edilebilir.
Polisitemiler
Kırmızı kan hücre sayısının normal değerlerinin üzerinde olmasını ifade eder. Yeterli oksijen alınamaması halinde meydana gelebileceği gibi kemik iliğinde kontrolsüz çoğalmaya neden olan kötü huylu hastalıkların seyri esnasında da oluşabilir.
Hücre sayısında meydana gelen artışın nedeni başka bir duruma cevap olarak gerçekleşmişse ikincil (sekonder), direkt olarak üretim artışı ile ilgiliyse birincil (primer) polisitemi olarak sınıflandırılır.
İkincil polisitemi nedenleri arasında yüksek rakımlı yerlerde yaşama ve kalp yetmezliği gibi durumlarda hücre ve dokuların yeteri kadar oksijen alamadığı durumlar örnek olarak verilebilir.
Kemik iliğindeki kök hücrelerde meydana gelen mutasyonlar sonucunda aşırı miktarda kan hücresi yapımıyla seyreden bir hastalık olan “Polisitemia Vera” birincil polisitemi nedenlerindendir.
Normalde kırmızı kan hücrelerinin sayısı milimetreküpte 3,5-5,5 milyon arasında değişirken bu hastalık esnasında sayı 7-8 milyon hücreye kadar çıkabilir. Hematokrit değeri %60-70 olarak tespit edilebilir. Dolaşımda yer alan hücrelerin sayısında meydana gelen bu artış sonrasında kanın akışkanlığında da azalma oluşur.
Neredeyse 5 hastadan 4’ünde hastalığın tanısının konması esnasında herhangi bir şikayet söz konusu değildir. Şikayetleri olan hastalar ise genellikle halsizlik, baş ağrısı ya da ılık duş sonrasında kaşıntı gibi belirtilerden yakınırlar.
Akciğer Rahatsızlıkları
Sigara kullanan kişilerde ve kronik obstrüktif akciğer hastalığına (KOAH) sahip kişilerde, kronik (uzun süreli) bir oksijen yetersizliği söz konusudur ve bu nedenle ölçülen hematokrit değerleri normalden yüksek olabilir.
Aynı zamanda hematokrit değerinin artışı ile kanın akışkanlığının değişmesi, kalbe uzak damarlarda bir direnç gelişimine neden olarak hematokrit değeri yüksek kişilerin aynı zamanda yüksek kan basıncı değerlerine (hipertansiyona) sahip olmasına da neden olabilir.
Hematokrit Değeri Nasıl Yükseltilebilir?
Hematokrit düşüklüğü ve yüksekliğinde tedavi bu sonucun nedeni olan problemin çözülmesi ile gerçekleştirilebilir. Yaşam tarzı alışkanlıkları ile ilişkili hematokrit düşüklüğünde ise hekimler kırmızı kan hücrelerinin sayısını artırmaya yönelik olarak çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri önerebilir. Kırmızı kan hücresi olarak bilinen eritrositler insan vücudunda en fazla bulunan hücreler arasındadır. Günlük üretimleri milyonlarla ifade edilen eritrositler kemik iliğinde üretildikten sonra yaklaşık olarak 120 gün boyunca kan dolaşımında solunum gazı taşıma görevlerini sürdürürler. Yaşam sürelerini tamamlayan eritrositler karaciğerde parçalanır ve hücresel yapılarının yeni hücre üretiminde kullanılabilmesi adına geri dönüştürülmesi sağlanır.
Demir, folik asit ve B12 vitamini, eritrosit üretimi ile doğrudan ilişkili maddeler arasında yer alır. Demir içeriği yüksek besinlerin tüketimi vücudun eritrosit üretimini destekleyici etki gösterebilir. Demirden zengin birçok farklı gıda mevcuttur:
- Kırmızı et
- Böbrek ve karaciğer gibi organ etleri
- Ispanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler
- Kurutulmuş meyveler
- Fasulye ve mercimek gibi baklagiller
- Yumurta sarısı
Folik asit, B vitamin ailesi içerisinde yer alır ve B9 vitamini olarak bilinir. Beslenme planı içerisinde bu vitaminden zengin gıdaların yer alması hematokrit değerini olumlu yönde etkileyebilir:
- İçeriği zenginleştirilmiş ekmek veya kahvaltılık gevrekler
- Yeşil yapraklı sebzeler
- Bezelye ve fasulye gibi baklagiller
- Fındık
B12 vitamini vücutta sentezlenemediği için dışarıdan gıdalarla alınması zorunlu olan bir besin maddesidir. Vejeteryan beslenme planı olan kişiler, gebeler ve emzirme dönemindeki kadınlar bu vitaminin eksikliği açısından riskli grubu oluşturur ve bu kişilerde düzenli olarak B12 vitamini seviyesinin takip edilmesi önerilir. Günlük tüketilmesi önerilen miktarı yaklaşık olarak 2,4 mikrogram olan bu vitamin kırmızı kan hücrelerinin üretiminde vücudun normal fonksiyonlarının desteklenmesini sağlar. B12 vitamininden zengin birçok gıda mevcuttur:
- Hayvan böbrek ve karaciğer eti
- Midye ve istiridye gibi kabuklu deniz ürünleri
- Sardalya gibi küçük balıklar veya orkinos ve somon gibi büyük balıklar
- Dana ve sığır eti
- İçeriği zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler
- Süt ve süt ürünleri
- Yumurta
Sağlıklı ve dengeli beslenme hematokrit değerinin tekrar normal sınırlara çıkarılabilmesi adına atılmış önemli bir adımdır. Alkol tüketiminin sınırlandırılması ve düzenli egzersiz yapmak da kırmızı kan hücresi değerlerinde olumlu etki yapabilecek yaşam tarzı değişikliği uygulamaları arasında yer alır. Koşma, yüzme ya da tempolu yürüme şeklinde yapılabilecek düzenli egzersizler genel iyilik haline yaptıkları katkı dışında eritrosit üretimini artırıcı etki de gösterebilir. Bu fiziksel aktiviteler sırasında vücudun oksijen ihtiyacında bir artış meydana gelir ve beyin bu oksijen ihtiyacının karşılanması adına eritrosit üretilmesi gerektiğine dair çeşitli sinyaller gönderir.
En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız
Laboratuvar Hizmetleri
31.3.2021
31.3.2021
438518
Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.