Beyin dokusunda bulunan damarlardan bir veya birkaçının tıkanması veya yırtılması sonucunda ortaya çıkan beyin hasarı, tıpta serebrovasküler olay (SVO) olarak adlandırılır. Yaygın kullanımda inme olarak da tabir edilen bu durumun kişisel sağlık üzerindeki etkileri, beynin hasar gören bölgesine göre değişiklik gösterir. Bazı durumlarda inme sonrası yaşanan nörolojik kayıp 24 saati aşmadan, tamamen ortadan kalkarken bazı tablolar, ömür boyu süren kas ve sinir hücresi kaybına yol açabilir. Erişkin nüfusta fonksiyon kaybına neden olan hastalıklar arasında ilk sırada yer alan inme, aynı zamanda ölümle sonuçlanan hastalıklar arasında kardiyovasküler hastalıklar ve kanser hastalıklarından sonra üçüncü sıradadır. İnme gibi beyin dokusu hasarı ile ilişkili hastalıklar sonrasında en sık görülen sağlık problemlerinden biri hemipleji tablosudur ve uzun süreli fonksiyon kaybı büyük oranda bu tablo ile birlikte gelişir.
Hemipleji Nedir?
Halk arasında inme ile oldukça sık karıştırılan hemipleji durumu aslen inme gibi beyin dokusu hasarı ile ilişkili olayların sonucunda ortaya çıkan komplikasyonlardan biridir. Beyin dokusunu besleyen damarlardan birinin tıkanması, yırtılması veya beyin dokusuna baskı yapan bir tümör nedeniyle vücudun sağ veya sol tarafındaki sinir ve kas hücrelerinde meydana gelen fonksiyonel bozukluğa hemipleji adı verilir.
Beyin hasarının meydana geldiği ilk anlarda vücudun etkilenen tarafındaki kasların kasılma gücü ve bu kasları bağlayan tendonların refleksi büyük oranda azalır. Gevşek hemipleji olarak adlandırılan bu tablo zamanla geriler ve kasların kontrolsüz kasılması sonucunda spastisite ortaya çıkar. Etkilenen kolda fleksiyon olarak adlandırılan dirsekten içe doğru bükülme hareketi görülürken, bacak kaslarında diz kapağını ters yöne doğru bükmeye çalışır şekilde ekstansiyon pozisyonu meydana gelir. Bu evrede kasları birbirine bağlayan tendon adlı yapıların refleksleri de fazlasıyla arttığı için bu bulgular sinir sistemi muayenelerinde kolaylıkla saptanabilir.
Tümör veya apse gibi lezyonların beyin dokusuna yaptığı bası nedeniyle ortaya çıkan hemipleji tabloları çok daha yavaş ilerler ve zor fark edilebilir. Öncelikle beynin etkilenen bölümü tarafından yönetilen kasların herhangi bir yerinde hafif düzeyde kuvvet kaybı görülür. Zamanla artış gösteren bu kuvvetsizlik durumu ilerleyerek vücudun bir yarısını etki altına alır.
Hemipleji Neden Olur?
Hemipleji yukarıda bahsedildiği gibi beyin dokusunu besleyen damarlardan birinin tıkanması, yırtılması veya beyin dokusuna baskı yapan tümör ya da aspe gibi lezyonlar nedeniyle beyin dokusunun oksijensiz kalması sonucunda ortaya çıkar. Hemiplejilerin en büyük bölümü inme kaynaklı olarak gelişen rahatsızlıklardır. Dolayısıyla inmeye neden olan durumlar aynı zamanda hemipleji nedenleri olarak sayılabilir. Kişide serebrovasküler olay (SVO) riskini artıran ve hemiplejiye neden durumlar başlıca şunlardır:
Hipertansiyon
Kronik tansiyon hastalığı olan kişilerde inme riski 4 kat artış gösterir ve tüm inme tablolarının yaklaşık %60’ı hipertansiyona bağlı olarak gelişir. Uygun dozda antihipertansif tedavi ile SVO riskini %40 oranında azaltmak mümkündür.
Kalp ve damar hastalıkları
Kardiyovasküler hastalıklar vücudun tüm damarlarını etkilediği gibi beyin damarlarını da etkiler ve bu damarlarda daralmaya, sertleşmeye ve tıkanıklığa neden olabilir. Beyin dokusunu besleyen damarlarda görülen dolaşımsal bozukluklar sonucunda bu dokuları oksijensiz kalır ve SVO riski artış gösterir. Özellikle atriyal fibrilasyon olarak adlandırılan ritim bozukluğu sonucunda inme riski 5 kat artar.
Diyabet
Vücuttaki tüm sistemlerin işleyişi birbiri ile büyük oranda ilişkilidir. Dolayısıyla diyabet gibi sistemik hastalıkların varlığında hipertansiyon, hiperlipidemi, damar tıkanıklığı, obezite gibi daha pek çok sağlık probleminin görülme riski artış gösterir. Diyabetes Mellitus (DM) hastaları inme açısından da 2 kat daha fazla risk altındadır.
Sigara
Sigara tüketimi başta akciğerler olmak üzere tüm organlar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurur. Damar yapısını ve dolaşım sistemini bozar; oksijen yoğunluğunu azaltır; beyin ve sinir hücrelerinde hasara sebep olur. Uzun süre sigara kullanan kişilerde inme riski 2 kat artış gösterir.
Hemipleji Belirtileri
Hemipleji ile ortaya çıkan belirtiler, beynin hasar alan bölgesine göre değişiklik gösterir. Sağ beyin dokusunda gelişen hasarlanma durumunda vücudun sol tarafında yer alan kas ve sinir yapıları etkilenirken sol beyin dokusunda ortaya çıkan hasarlar, vücudun sağ tarafında hemiplejiye neden olur. Bununla birlikte yaygın görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
- Ani gelişen inme tablolarında ilk evrede kas gücü kaybı yaşanır ancak ilerleyen dönemde kaslarda aşırı kasılma durumu olarak tanımlanan spastisite bulgusu ortaya çıkar. Kol kaslarında spastisite durumu dirsekten bükülme şeklinde fleksiyon hareketine neden olurken bacak kaslarında, diz ekleminin ters yöne doğru bükülme isteği olarak tariflenebilen ekstansiyon hareketi gözlenir. Spastik hemipleji olarak tanımlanan bu durum son derece özellikli tedavi gerektiren tablolardan biridir.
- Spastisite nedeniyle uzun süre kasılı kalan kol ve bacak kası, zamanla sertleşir ve rijidite ortaya çıkar. Rijidite ise diskinezi olarak adlandırılan istemsiz kas hareketlerine neden olur. Daha şiddetli kasılmalarda ise tremor olarak adlandırılan kontrolsüz titreme durumu meydana gelir.
- Konuşma ve yürüme gibi karmaşık işlevler sırasında yaşanan koordinasyon kaybı ataksi olarak tanımlanır ve hemipleji ile birlikte ortaya çıkan yaygın belirtilerden biridir.
- Hemiplejik hastalarda görülen yaygın belirtiler, motor fonksiyonlarla ilişkilidir. Ancak zihinsel, psikolojik ve psikososyal fonksiyonlarda bozukluk da meydana gelebilir. Sağ hemipleji tablosunda genellikle soyut kavramları algılama ile ilgili bozukluklar görülürken sol hemipleji tablosu daha çok öfke kontrolünün kaybedilmesi, zorlayıcı davranışlar sergilenmesi gibi ifade bozuklukları ile ilişkilidir.
Hemipleji Tedavisi
Hemipleji tedavisinin ilk basamağında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları yer alır. Hastanın genel muayenesinden sonra uygun tedavi planı oluşturulur. Eklemlerin normal hareketini sağlamak ve mevcut kas fonksiyonlarını korurken, kas kuvvetini artırmak amacıyla en uygun plan yapılır. Alanında uzman fizyoterapistler tarafından hastaya özgü ve hasta ile birlikte oluşturulan tedavi planı ile kas gücü mümkün olan en üst düzeye getirilir.
Olayın hemen ardından olası kas kaybını önlemek adına akut rehabilitasyon evresi başlatılır. Bu evrede hastanın vücudunda bulunan her eklem için öncelikle “pasif hareket açıklığı” olarak adlandırılan egzersizler uygulanır. Etkilenen tarafın kasları çalıştırılırken sağlam tarafta bulunan kas ve eklemlerin güçlendirilmesine yönelik egzersizlerin de planlanması gerekir. Akut evrede kasların durumuna göre pasif egzersiz, aktif-yardımlı egzersiz, aktif, aktif-dirençli egzersiz ve progresif-dirençli egzersiz seçeneklerinden hastaya uygun olanlar tercih edilir. Bu dönemde hemiplejik kasların güçlendirilmesi, kalıcı kas kaybının önüne geçilmesi ve düzenli olarak uygulanan egzersizlerin sonucunda hastanın yatak içi oturma becerisini kazanmış olması beklenir.
Bir sonraki basamak, kronik rehabilitasyon evresi olarak adlandırılır ve akut evrede uygulanan hareketlere ek olarak günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığın kazanmasına yönelik çeşitli egzersizler uygulanmaya başlanır.
Fizik tedavi uygulamaları ile rehabilitasyon bakımı birbirinden ayrı düşünülmemelidir. Hastanın klinikte uygulayacağı egzersizlerin yanı sıra evde yapılacak olan egzersizler de hastaya özgü planlanmalı ve her bir hasta, fiziksel ve nörolojik yönden ele alındığı gibi ruhsal, zihinsel ve psikososyal yönden de özenle değerlendirilmelidir. Hemipleji hastalığına bağlı kalıcı işlev kaybının önüne geçebilmek için fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarına en kısa sürede başlamak ve alanında uzman nörolog ve fizyoterapistlerle işbirliği içerisinde olmak son derece önemlidir.
En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız
Nöroloji
24.6.2022
24.6.2022
45650
Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.