satır arası

Kaşıntı, deri hastalıklarının birçoğunda ortak bir belirti olarak görülen ve tıpta pruritus olarak adlandırılan sağlık sorunudur. Bölgesel olarak veya vücut genelinde görülebilen kaşıntılar, birçok farklı nedenden dolayı ortaya çıkabilir. Kaşıntı, günlük yaşamı oldukça etkileyebilen bir durumdur. Bu nedenle kaşıntıya neden olan sağlık sorunu tespit edilmeli ve buna yönelik tedavi başlatılmalıdır. Kaşıntıya en sık yol açan hastalıklar arasında deri hastalıkları ve iç hastalıkları yer alır. Bazı durumlarda basit ve geçici bir semptom olarak görülmekle birlikte bazen ise ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Karaciğer ve böbrek hastalıkları, nöropati, bakteri, mantar ve virüs kaynaklı enfeksiyonlar, psikiyatrik hastalıklar, cilt kuruluğu ve egzama gibi hastalıklar kaşıntı nedenlerinden bazılarıdır. Sinirsel kaşıntı olarak adlandırılan kaşıntı türünde ise kaşıntı oluşturucu uyaranları üreten ve kaşıntıyı algılayan nöronların işlev bozukluklarından kaynaklanır. Tedavi planı kişiye göre farklılık gösterse de çoğu durumda tam ve kesin bir semptomatik tedavi seçeneği söz konusu değildir.

Sinirsel kaşıntı nedir?

Sinirsel kaşıntı, nöropatik kaşıntı olarak da bilinen ve sinir hücreleri olan nöronlardaki sinir iletimine ilişkin herhangi bir bozukluktan kaynaklandığı düşünülen sağlık sorunudur. Kaşıntının kökeni cilt olmayıp sinir sisteminde nöronal ve glial hasarlar dolayısıyla ortaya çıktığı düşünülmektedir. Buna rağmen sinirsel kaşıntının kesin nedeni dermatologlar veya nörologlar tarafından tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Nöropati hastalarında ağrı da çok yaygın şekilde görülür. Ağrı kadar ciddi bir semptom olmasa da özellikle de kronikleşmiş durumda ise kaşıntının tedavisi oldukça zordur ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür. Hem nöropatik ağrı hem de kaşıntıda uyaranlara karşı aşırı bir duyarlılık söz konusudur. Hastanın tıbbi öyküsü, yaşadığı kaşıntının şiddeti ve türü gibi durumlar tedavi planının belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. Gelişim mekanizması hakkında farklı görüşler bulunan ve henüz tam olarak tespit edilememiş olan sinirsel kaşıntı hakkında bilimsel araştırma çalışmaları halen sürdürülmektedir.

Sinirsel kaşıntı belirtileri nelerdir?

Kaşıntı birçok hastalığın bir belirtisi olarak görülebilir ve kişi tarafından kaşıntının hangi sorundan kaynaklı olduğunun anlaşılabilmesi pek mümkün değildir. Geceleri artan; sarılık, karın ağrısı, mide bulantısı gibi belirtilerle birlikte görülen kaşıntılarda karaciğer hastalıklarının söz konusu olma olasılığı yükselir. Sinirsel kaşıntılar ise tıpkı nöropatik ağrılarda olduğu gibi sinir hasarına bağlı olarak oluşan yanlış duyulardan kaynaklanır. Sinirsel kaşıntı hastayı çıldırtacak, iş yaşamını ve hatta günlük yaşantısını devam ettirmesini zorlaştıracak boyutlarda olabilir. Tek bir bölgede yoğunlaşmış olan kaşıntılar genellikle cilt hastalıklarından kaynaklanır. Egzama, kuruluk, alerjiler, enfeksiyon hastalıkları, dermatit gibi dermatolojik hastalıklar bu tarz bölgesel kaşıntılara yol açar. Sinirsel kaşıntılar ise genellikle sırt, eller, ayaklar, bacaklar ve gövdede bölgesel olmayan geniş bir alanı etkileyen kaşıntılar şeklinde görülür. Yine aynı şekilde cilt hastalıklarına bağlı kaşıntılarda deride döküntü, kızarıklık, iltihaplanma ve cilt görünümünde değişim söz konusu olabilir. Fakat bunlar kaşıntı sonrası fiziksel müdahaleye bağlı gelişen cilt hasarları ile karıştırılmamalıdır. Psikolojik nedenlere bağlı olarak da kaşıntı sorunu gelişebilir ve bu kaşıntıların nöropatik kaşıntılarla karıştırılabilmesi mümkündür. En doğru teşhis, hastanın detaylı tıbbi öyküsünün alınması ve buna yönelik tıbbi taramalar sonucunda konulabilir. Yine sinirsel kaşıntı stres faktörüne bağlı da gerçekleşebilir. Bazı operasyondan sonra kısa süreli kaşıntılar da meydana gelebilir. Örneğin saç ekimi sonuçları mükemmele yakın olan bir hasta da bir kaç gün kaşıntı hissi yaşayabilir. 

Sinirsel kaşıntı nedenleri nelerdir?

Sinirsel kaşıntı, çeşitli nedenlerle sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucu gelişir. Nöronlarda meydana gelen bu hasara neden olabilecek farklı sağlık sorunları söz konusu olabilir. Bunlardan en yaygını diyabetik nöropatidir. Kötü kontrollü diyabet hastalarında uzun süre boyunca yüksek seyreden kan şekeri, sinir hücrelerine zarar verir ve diyabetin en yaygın üç komplikasyonundan bir tanesi olan diyabetik nöropatiye yol açar. El ve ayaklarda yoğunlaşan nöropati, şiddetli ağrı ve kaşıntıya neden olur. Sinir hücrelerinin kendini yenileme ve çoğalma yeteneği oldukça sınırlıdır. Bu da tedaviyi zorlaştıran nedenlerden bir tanesidir. Diyabetin haricinde travmalar, enfeksiyonlar, metabolik sorunlar, kalıtsal nörolojik hastalıklar gibi bazı diğer nedenler de sinirsel kaşıntıya sebep olan faktörler arasında yer alır. Genetik yatkınlık, birçok hastalık türünde olduğu gibi nöropati ve sinirsel kaşıntı konusunda da risk faktörü teşkil eder. Özellikle de ailesinde diyabet hastalığı öyküsü bulunan bireyler, düzenli olarak sağlık taramasından geçerek olası bir diyabet gelişiminin erken dönemde teşhis edilmesini sağlayabilirler. Aynı şekilde mevcut diyabet hastaları da tedavi planlarına uyum göstermeli, kendilerine önerilen tıbbi beslenme tedavisini uygulamaya dikkat etmelidir. Böylelikle yüksek kan şekerinin sinir hücreleri üzerinde oluşturabileceği hasarın önüne geçilebilir.

Sinirsel kaşıntı teşhisi nasıl konulur?

Sinirsel kaşıntıya neden olan nöropatinin teşhis süreci, genellikle hastaların ağrı ve kaşıntı şikayetleriyle birlikte sağlık kuruluşlarına başvurmasıyla başlar. Hastanın tıbbi öyküsü detaylı bir şekilde öğrenilir, eşlik eden hastalıklar ve ailede bulunan hastalık öyküleri öğrenilir. Ardından nörolojik muayene yapılır. Nöropati şüphesi bulunan hastaların yaygın şikayetleri arasında kaşıntı ve ağrıya ek olarak eller ile ayaklarda uyuşma, karıncalanma, üşüme, yanma, güçsüzlük çabuk yorulma gibi sorunlar yer alır. Söz konusu semptomlara yol açabilecek farklı hastalıklar da bulunduğundan bunlara ilişkin olasılıkların ekarte edilebilmesi için hekim tarafından ayırt edici sorular sorulabilir ve ek tanı testleri istenebilir. Nörolojik muayene ile cilt yapısı, görünümü, renk değişiklikleri, alt ve üst ekstremite nabızlarının alınıp alınamadığı, uyaranlara verilen tepkiler, ağrı, ısı ve pozisyon tepkileri, kas gücü, refleks düzeyi gibi konularda inceleme yapılır. Bu muayene sonucunda nöropati şüphesi görülen hastalarda elektromiyografi (EMG) testi uygulanır. Bu test ile nörolojik hasar tespit edilebilir ve nöropati teşhisi konulabilir. Bir diğer tarama yöntemi olan sinir biyopsisinde ise sinirden alınan bir örnek parça laboratuvar koşullarında incelenir. Sinir biyopsisi günümüzde oldukça nadir olarak kullanılan bir tarama yöntemidir. Yapılan tüm muayenelerin sonucunda kaşıntı ve diğer semptomların nedeni tespit edilerek tedavi süreci başlatılabilir.

Sinirsel kaşıntı tedavisi nasıl yapılır?

Sinirsel kaşıntı tedavisi, çok yönlü ve kişiye göre değişkendir. Kaşıntının ve ağrının azaltılmasında kesin ve kalıcı bir tedavi yöntemi yoktur. Genellikle ilaç tedavisi öncelikli olarak tercih edilen tedavi seçeneğidir. İlaca yeterli yanıtın alınamadığı hastalarda çeşitli cerrahi girişimler gerekebilir. İlaç tedavisi uygulanan olgularda ilaç alternatifleri genellikle deneme yanılma yöntemiyle uygulanır. Gabapentin, duloksetin, pregabalin, alfa lipoik asit gibi farmakolojik ajanlar sinirsel kaşıntıda sıklıkla tercih edilen bazı ilaçlardır. Diyabete bağlı oluşan nöropatik kaşıntılarda öncelikli olarak kan şekeri regülasyonu sağlanmalıdır. Yeni teşhis almış şeker hastalarında gerekli ise insülin tedavisi uygulanmalı, diyetisyen tarafından hastanın yaşına ve sağlık durumuna uygun bir diyet programı hazırlanarak bu konuda hastaya eğitim verilmelidir. Kan şekerinin olması gereken değer aralığına ulaştırılmasının ardından kan şekeri parmaktan ölçüm cihazları yardımıyla hasta tarafından uygun aralıklarla kontrol edilmelidir. Bunların yanı sıra fizik tedavi, meditasyon, ağrı tedavisi gibi farklı tedavi seçenekleri de gerekli görülmesi halinde hekim tarafından önerilebilir. Sinir hasarına bağlı semptomların giderilmesine yönelik kullanılan ilaçlar, kas güçsüzlüğü gibi yan etkilere yol açabilir. Bunun önüne geçebilmek adına da fizik tedavi uygulamaları ile egzersiz gibi uygulamalardan yararlanılabilmektedir.

Eğer siz de kaşıntı sorunu yaşıyorsanız bir sağlık kuruluşuna başvurarak bu soruna neden olan sağlık problemlerinizin teşhis edilmesini sağlayabilirsiniz. Kaşıntıyı oluşturan probleme yönelik alacağınız tedavi planı ile kaşıntılarınızdan kurtulabilir, sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.

En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız

Sosyal Medya Hesaplarımız:
Facebook | Instagram | YouTube | LinkedIn

1074177

Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.