satır arası

Yaşadığımız çeşitli sağlık sorunlarından ötürü sağlık kuruluşlarına başvurulduğunda bazı kan tetkikleri istenir. Bu kan tetkikleri arasında özellikle tam kan sayımı veya hemogram adı verilen tetkik öne çıkar. Tam kan sayımı ile kanımızda bulunan hücrelerin miktarı, çeşitli özellikleri ve yeterlilikleri ölçülerek, başta hematolojik rahatsızlıklar olmak üzere sistemik pek çok sağlık sorunu hakkında değerli bilgiler edinilir. Hemoglobin, lökosit, MCHC gibi çeşitli parametrelerin yer aldığı tam kan sayımı tetkikinde bakılan değerlerden birisi de trombosit veya platelet sayısıdır.

Yaşadığımız sağlık sorunlarının sebeplerini ve ne yapmamız gerektiğini en iyi şekilde bilmek, sağlığımızı korumak ve geliştirmek adına oldukça önemlidir. Bu anlamda, yapılan kan tetkikleri hakkında da genel ve yeterli bilgi sahibi olmak hem hekimlerimizle olan iletişimimize katkıda bulunur; hem de sağlığımız adına almamız gereken önlemler hakkında bize kıymetli fikirler verir.

Trombosit nedir?

Trombosit, platelet veya kan pulcukları; kanımızda bulunan kırmızı ve beyaz kan hücreleri gibi hücresel elemanlardan biridir. Trombositler kemiklerimizin merkezinde bulunan kemik iliği dokusunda megakaryosit adı verilen hücrelerin olgunlaştıktan sonra kana geçerken parçalanması ile oluşan hücre parçacıklarıdır.

Trombositler, bünyelerindeki biyokimyasal madde içeriği sayesinde kanda meydana gelen belli başlı kimyasal reaksiyonların düzenlenmesinde önemli görevler üstlenirler. Bununla birlikte temel görevleri, kan damarlarının yaralanması sonucu kanama durumunda; yara bölgesinin erken dönemde kapatılması ve onarılmasıdır. Yaralanma durumunda trombositlerin dış kısımlarında belli değişiklikler meydana gelir ve hem yara dokusuyla, hem de diğer trombositlerle etkileşerek yarayı kapatan geçici bir tıkaç meydana getirir. Bu sırada yaranın uzun dönem kapanıp iyileşmenin sağlanması için gerekli olan pıhtılaşma sürecine katkıda bulunarak pıhtının oluşumunu hızlandırır. Aynı şekilde tüm bu süreçler esnasında kanama miktarının azaltılması için kan damarı çeperinin kasılmasına da yardımcı olur. Tüm bu özellikleri ile trombositler kanamaların önlenmesi, durdurulması ve yara dokularının iyileşmesi için vazgeçilmez elemanlardır. Bununla ilişkili olarak, trombositlerin belli sayının altına düşmesi durumunda kan damarları yaralanmaya açık hale gelir. Meydana gelen kanamalar durdurulamaz ve yaranın iyileşmesi zorlaşır.

Trombosit normal değer aralıkları nedir?

Sağlıklı bir insanda tam kan sayımı sonucunda trombosit değerinin 150,000 ile 450,000 hücre/ml arasında olması gerekir. Trombosit değerinin 150,000’nin altına düşmesi durumunda, trombositopeni adı verilen trombosit düşüklüğünden bahsedilir. Eğer bu değer 450,000’nin üstünde saptanırsa, duruma trombositoz adı verilir ve trombosit yüksekliği tespit edilmiş olur.

Trombosit düşüklüğü ne anlama gelir?

Trombosit düşüklüğü veya trombositopeni durumu, altta yatan pek çok hastalığa bağlı gelişebileceği gibi doğrudan trombosit ile ilişkili hastalıklarda da görülebilir. Bu anlamda iki mekanizma üzerinden trombosit miktarında azalma gözlenebilir:

  1. Trombosit üretiminde azalma: Trombositler megakaryosit olarak kemik iliğinde üretilir. Diğer kan hücreleri gibi trombositlerin üretimi bazı hormonların ve biyokimyasal maddenin kontrolü altında düzenlenir. Buna göre, kemik iliğinde bir hasar olması, kemik iliğindeki trombosit üretiminin baskılanması veya düzenleyici hormon ve maddelerin miktarının azalması durumunda trombosit üretimi de sekteye uğrar ve trombosit sayısı düşer.
  2. Trombosit yıkımında artma: Trombositler, aynı diğer kan hücreleri gibi yaşlandıkça veya fonksiyon kaybına uğradıkça dalak gibi çeşitli vücut dokularında yıkılır ve yenisi üretilir. Çeşitli hastalıklarda trombositlerin bu yıkım süreci hızlanır veya doğrudan kan içinde veya dokularda yıkıma uğrar. Bu durumlarda trombositlerin sayısı azalır.
  3. Kanın seyrelmesi: Tam kan sayımı, kan sıvısına oranla hücre miktarını hesapladığından kanın sıvı oranının artması durumunda normal sayıdaki trombosit miktarı düşük olarak tespit edilebilir.

Trombosit düşüklüğünün sebepleri nelerdir?

Trombositopeniye neden olan sağlık sorunları şu şekilde sıralanabilir:

  • B12 vitamini veya folik asit eksikliği: Kan hücrelerinin üretimi bozularak ciddi aneminin yanında trombosit miktarında azalmaya yol açar.
  • Gebelik: Trombosit yıkımı artarken kanın sıvı oranı artarak seyreldiğinden trombosit miktarı düşük tespit edilir.
  • İlaç yan etkileri: Bazı ilaçlar trombosit üretimini bozarak trombositopeni yapar.
  • Aplastik anemi: Kemik iliğinin yetmezliği olarak da ifade edilebilen bu durumda trombosit üretimi ciddi oranda azalır.
  • Önceden yapılmış kan nakli: Başka vericilere ait kanların nakli sırasında oluşan antikorlar nedeniyle trombositler yıkıma uğrayabilir.
  • Kan zehirlenmesi (Sepsis): Kanın bakterilerce enfekte olması sonucu trombositler hızla yıkıma uğrar.
  • Bazı viral enfeksiyonlar: Suçiçeği, EBV veya HIV gibi bazı viral enfeksiyonlar trombositlerin yıkımı artırır.
  • Bazı immünolojik rahatsızlıklar: İdiyopatik trombositopenik purpura gibi oto-immün hastalıklarda veya bazı romatolojik rahatsızlıklarda trombositlerin dalaktaki yıkımı hızlanır.
  • Hipersplenizm (Dalağın fazla çalışması): Çeşitli hastalıklar nedeniyle dalağın büyümesi ve fazla çalışması kandaki trombositlerin hızla yıkımına neden olur.
  • Bazı toksik maddelerle zehirlenmeler ve radyasyon: Kurşun, benzen gibi bazı toksik maddelerin vücutta birikmesi veya yoğun radyasyona maruz kalma durumlarında kemik iliği baskılanarak trombositlerin üretimi azalır.
  • Alkol tüketimi: Uzun süreli alkol tüketimi trombosit miktarında azalmaya yol açar.
  • Hematolojik kanserler: Lösemiler ve bazı lenfomalar kemik iliğinin fonksiyonunda bozulmayla sonuçlanır ve trombosit üretimi sekteye uğrar.
  • Kemik iliği hastalıkları: Myelofibrozis veya myelodisplazi gibi çeşitli kemik iliği hastalıklarında trombositlerin üretimi azalır.
  • Kronik hastalıklar: Vücuttaki çeşitli sistemlerin kronik rahatsızlıkları trombosit miktarını düşürebilir.

Trombosit düşüklüğünde hangi belirtiler görülür?

Trombosit miktarı azaldıkça çeşitli klinik belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtilerin varlığı ve şiddeti, miktardaki düşüşle doğru orantılı olarak gerçekleşir. Başka bir deyişle, trombosit sayısı ne kadar düşükse, o kadar şiddetli ve ciddi klinik tablolar meydana gelir. Bu anlamda, aşağıdaki belirtiler trombosit düşüklüğünü akla getirir:

  • Vücudun özellikle kol ve bacakların temas bölgelerinde kırmızı, mor veya kahverengi renklerde morluklar (purpura)
  • Küçük kırmızı veya mor renkli noktalardan oluşan renk değişiklikleri (peteşi)
  • Tekrarlayan burun kanamaları
  • Diş eti kanamaları
  • Uzun süren ve çok miktarda adet kanamaları
  • Yaralanma durumunda kanamanın uzun sürmesi veya durmaması
  • Makattan veya idrardan kan gelmesi
  • Trombosit miktarı ciddi düştüğünde vücutta hayatı tehdit eden iç kanamalar gelişebilir ve buna bağlı olarak beyin kanaması, kanlı idrar, kanlı dışkı veya kan kusma gibi durumlar ortaya çıkabilir.

Trombosit yüksekliği ne anlama gelir?

Trombosit miktarının artması veya trombositoz durumunda, trombosit düşüklüğüne neden olan mekanizmaların tersi söz konusudur. Buna göre aşağıdaki durumlardan birinin varlığı düşünülür:

  1. Trombosit üretiminde artma: Özellikle kan hücrelerinin düzenlenmesinde rol oynayan hormon ve kimyasal maddelerin artması durumunda veya çeşitli kemik iliği tümörlerinde trombosit miktarı artar.
  2. Trombosit yıkımında azalma: Trombositlerin temel yıkım yeri olan dalağın alınması gibi durumlarda trombositlerin ömrü uzar ve kandaki sayısı artış gösterir.
  3. Kanın derişik hale gelmesi: Kanın sıvı oranının azalması durumunda tam kan sayımı tetkikinde trombosit sayısı göreceli olarak yüksek tespit edilebilir.

Trombosit yüksekliğinin nedenleri nelerdir?

Trombositoz durumu sağlıklı insanlarda gözlenebileceği gibi, bazı sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Buna göre aşağıdaki durumlarda tam kan sayımında trombosit miktarı yüksek saptanır:

  • Fizyolojik fazla üretim: Çeşitli genetik faktörlerin varlığı bazı bireylerde trombosit sayısını yükseltir.
  • Demir eksikliği: Demir miktarındaki azalma kemik iliğindeki kırmızı kan hücrelerinin sayısında azalmayla sonuçlandığından, üretimi hızlandırmak üzere artan hormonlar nedeniyle trombosit miktarı da artış gösterir.
  • Dalağın alınması: Çeşitli sebeplerle dalağı alınan kişilerde trombositlerin yıkımı yavaşlar ve miktarı artar.
  • Kanama: Vücutta aktif kanama varlığında kırmızı kan hücresi kaybı yaşandığından üretim hızlandırılır. Sonuçta trombosit miktarı da artar.
  • Kırmızı kan hücrelerinin yıkılması (hemoliz): Aynı aktif kanama gibi kırmızı kan hücrelerinin azalmasına paralel olarak trombosit sayısı artış gösterir.
  • Kronik hastalıklar: Bazı romatolojik temelli kronik hastalıklarda (iltihabi bağırsak hastalıkları, iltihaplı romatizma vs.) trombosit sayısında yükseklik saptanabilir.
  • Bazı kemik iliği kanserleri: Esansiyel trombositoz gibi kemik iliğinin bazı kanser türlerinde trombosit miktarı ciddi oranda artar.

Trombosit yüksekliğinde hangi belirtiler görülür?

Trombosit miktarındaki artış genelde herhangi bir klinik belirti veya şikayete yol açmaz. Sıklıkla rutin tam kan sayımı tetkiki sırasında tesadüfen saptanır. Bunun yanında altta yatan başka hastalıkların araştırılması esnasında da trombositoz görülebilir. Bunların dışında, ciddi miktarda artış gösteren trombosit sayısı aşağıdaki belirtilere yol açabilir:

  • Baş ağrısı
  • Görme bozukluğu
  • Halsizlik - yorgunluk
  • El ve ayaklarda şişlik, kızarıklık ve yanma hissi
  • Kaşıntı
  • Dalakta büyüklük
  • Kolay morarma ve kanama

Trombosit düşüklüğü veya yüksekliğinde ne yapılır?

Trombosit sayısındaki yükseliş veya düşüşlerde tedavi yönteminin planlanması, öncelikli olarak altta yatan hastalığın doğru bir şekilde teşhis edilmesine bağlıdır. Bu doğrultuda, uzman bir hekim tarafından ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınarak detaylı bir fizik muayene yapılır. Ardından gerekli görüldüğünde görüntüleme ve ek kan tetkiklerine başvurularak tanıya gidilir. Tedavi planlaması trombosit miktarı ile tanıda tespit edilen hastalığa bağlı değişkenlik gösterir.

Hafif trombositopeni tablosunda hekim ek bir tedaviyi gerekli görmeyip sadece takip önerebilir. Bunun dışında altta yatan sağlık sorunun giderilmesine yönelik tedavi planlanır. Ancak daha şiddetli durumlarda, yaralanmaya neden olacak aktivitelerden uzak durulması, egzersiz ve spor yapılmaması, yaralanmayı önleyecek koruyucu ekipmanların kullanılması, yumuşak diş fırçasının tercih edilmesi, alkol tüketimine son verilmesi, trombosit fonksiyonlarını bozan ilaçların durdurulması gibi bazı yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Bunun yanında gerekli görüldüğünde, trombosit ürünlerinin verilmesi veya trombosit yıkımını azaltmak üzere kortikosteroid veya immünglobin gibi ilaçların reçete edilmesi; bunun yanında fazla çalışan dalağın operasyonla alınması gibi tedavi yöntemleri gündeme gelir.

Trombositoz durumu için hastanın aktif şikayetinin varlığı ve altta yatan hastalığın tespiti oldukça önemlidir. Sıklıkla tedavisiz takip yoluna gidilse de, ciddi trombosit yüksekliklerinde ilaç tedavisi veya tromboferez adı verilen kandaki fazla trombositlerin alınması gibi yöntemlere başvurulabilir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, trombosit miktarınızda bir değişiklik saptandığında, uzman bir hekimin değerlendirmesi için en yakın sağlık kuruluşuna başvurabilirsiniz. Sağlıklı günler dileğiyle.

En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız

Sosyal Medya Hesaplarımız:
Facebook | Instagram | YouTube | LinkedIn

353708

Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.