Varis problemi hem fiziksel hem de kozmetik bir kusur olması nedeniyle kişinin yaşam kalitesini son derece olumsuz etkileyen önemli sağlık sorunlarından biridir. Yetişkin bireylerde görülme sıklığının %50’ye kadar ulaştığı ve her iki cinsiyet için yaşla beraber artış gösterdiği söylenebilir. Toplum genelinde oldukça sık karşılaşılan ve yaşam kalitesini fazlasıyla etkileyen bir sağlık problemi olmasından dolayı varis tedavisi, özellikle son yıllarda tıp alanında oldukça önemli bir yer edinmiştir.
Varis Nedir?
Varis hastalığı, ismini Latince kıvrımlı anlamına gelen “varix” kelimesinden alır ve bacaklarda deriye yakın konumda bulunan toplardamarların dağınık bir biçimde uzaması, genişlemesi ve kıvrımlı bir şekil alması ile kendini gösterir. Kalpten vücuda pompalanan kan, bacaklara ulaştıktan sonra buradan toplardamarlar aracılığıyla kalbe geri iletilir. Ancak uzun süre ayakta kalmak, dolaşımı olumsuz engelleyen ayakkabı ve giysiler tercih etmek ve hareketsiz bir yaşam tarzına sahip olmak gibi bazı durumlar, kanın vücudun alt kısımlarından kalbe geri dönüşünde aksaklıklara yol açabilir. Kanın ayak parmak uçlarından başlayarak, yerçekiminin tersi yönünde, aşağıdan yukarı doğru hareketi, sağlıklı bireylerde ve hatta sporcularda dahi oldukça güç biçimde gerçekleşir. Dolayısıyla özellikle riskli grupta yer alan kişilerin varis hastalığını doğru şekilde tanıması ve erken dönemde koruyucu önlemler alması oldukça önemlidir.
Varis Türleri Nelerdir?
Temelde ortaya çıkış mekanizması ve tedavi seçeneklerine göre farklılık gösteren 4 farklı varis tipi mevcuttur:
Ana yüzeysel damarlardan kaynaklı olarak ortaya çıkan, büyük boyutlu, yeşilimsi varisler:
Hastalığın şiddetine göre 2-3 cm çapta olabilen, oldukça iri görünümlü varis yumakları bu gruba girer ve tıpta “trunkal varisler” olarak da adlandırılır. Genellikle derin toplardamarlardaki darlık, tıkanıklık ve kapak yetmezliği gibi anatomik problemlere bağlı olarak ortaya çıkar ve sıklıkla alt veya üst bacağın iç kısmında ya da baldırın arka-dış kısmında görülür.
Ana yüzeysel damarların yan dallarından kaynaklı olarak ortaya çıkan varisler:
Sıklıkla kasık ve diz arkası gibi eklem bölgelerinde görülen, görece daha küçük çaplı varislerdir. Üst bacağın önünden ya da arkasından çapraz biçimde ilerleyebileceği gibi yalnızca diz kapağının arka kısmında yukarı veya aşağı doğru ilerlemiş olarak da ortaya çıkabilir.
Cilt altındaki ince toplardamarlardan kaynaklanan, ağ görünümünde, mor renkli varisler:
En yaygın olarak diz arkasında görülmekle birlikte bacağın hemen her yerinde ortaya çıkabilen varis türüdür. Tıpta “retiküler varis” olarak da bilinir ve cilt yüzeyinden dokunma ile hissedilmeyen mor renkli, ağ şeklinde kılcal görünümü ile karakterizedir. Damar çeperinin anatomik olarak zayıf olması, genetik yatkınlık bulunması, derin toplardamarlarda yetmezlik durumu gibi çeşitli dolaşım problemleri, bu tip varislerin ortaya çıkışında önemli role sahiptir.
Kılcal damarlardan kaynaklanan, kırmızı renkli, iplik görüntüsüne sahip varisler:
Özellikle kadınlarda ve 65 yaş üstü bireylerde sık karşılaşılan, bacağın hemen her bölgesinde ortaya çıkabilen, pek çok farklı şekilde kırmızı veya koyu mor renkli varislerdir. Bacağın farklı alanlarında yaygın biçimde dağılmış olabileceği gibi bir odak noktasından başlayıp ağaç dalları biçiminde yayılım gösterebilir. Tıpta “telenjektazi” olarak da adlandırılan bu varis türü sıklıkla üst bacağın yan yüzlerinde, alt bacağın dış kısmında ve ayak bileğinin iç yüzünde ortaya çıkar.
Varis Neden Olur?
Toplardamarlar içerisinde kanın tek yönlü olarak ilerlemesini sağlayan, yalnızca bir yöne doğru açılabilen kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar üzerine uygulanan basıncın artması ile kan kapakçıklardan ters yöne doğru geri kaçar ve bu durumda toplardamarın ilgili bölümündeki kan basıncı daha da artış gösterir. Obezite, hamilelik, aşırı hareketsizlik ve uzun süre ayakta kalma gibi bazı durumlarda kanın kapakçıklardan geri kaçma riski artar. Damar genelinde yükselen kan basıncı, yüzeyde bulunan toplardamarlar ile derin yerleşimli toplardamarlar arasındaki bağlantılarda kaçaklara neden olur. Bunun sonucunda büyük toplardamarların yanı sıra yüzeyde yer alan kılcal damarlarda da basınç artışı görülür. Derin toplardamarlardan kalbe dönmeyi başaramayan kan, yüzeysel toplardamarlara doğru ilerleyerek burada göllenmeye başlar. Bu durumda yüzeysel damar çeperi kolayca genişler ve zamanla uzayıp büklümlenerek deforme olur. Toplardamar sisteminde ortaya çıkan bu iki yönlü kan akımından dolayı zaman içerisinde etkilenen tüm damarlarda varis oluşumu görülür.
Varis Tedavisi
Varis tedavisi planlanırken kişinin yaşı, hastalığın şiddeti, ağrı ve benzer şikayetlerin varlığı, hastalığa eşlik eden diyabet, kalp yetmezliği ve hipertansiyon gibi kronik hastalık durumu ve daha pek çok faktör göz önünde bulundurulur. Yaygın olarak tercih edilen tedavi seçenekleri skleroterapi, lazer, radyofrekans ablasyonu, varis çorabı ile basınç uygulaması, pake eksizyonu ve açık cerrahi ile stripping uygulaması olarak sayılabilir. Varis ameliyatı fiyatları da bu bağlamda farklılık gösterir. Varis tedavi yöntemleri şu şekilde açıklanabilir:
Skleroterapi:
Varis içerisine enjekte edilen çeşitli ilaçlarla bu bölgede yer alan genişlemiş ve deforme olmuş damar dokusu kurutulur ve bu sayede ilgili damar bölümü dolaşım sisteminden uzaklaştırılmış olur. Estetik amacıyla gerçekleştirilen bir uygulama olduğundan hastanın ağrı ve benzeri şikayetlerini hafifletmez, ayrıca belli bir süre sonra işlem tekrarı gerekebilir.
Deriye lazer uygulaması:
Bu seçenek yalnızca çok yüzeysel yerleşimli, deri içinde yer alan akrep toplardamarların tedavisinde etkilidir.
Toplardamar içine lazer veya radyofrekans ablasyonu:
Özel bir kateter ile direkt olarak yüzeyde yer alan ana toplardamara girilir ve uygulanacak olan lazer ışını veya radyofrekans dalgası, doğrudan ilgili toplardamar içinde uygulanır. Ana yüzeysel toplardamarın lazer aracılığıyla kurutulması amaçlanır.
Pake eksizyonu:
Yüzeysel varislerin deri üzerinden küçük kesiler açılarak direkt olarak çıkarılması işlemidir. Uygulama sırasında bölgesel anestezi tercih edilir.
Varis çorabı ile basınç uygulama:
Varis çorabı ile toplardamarlara uygulanan basınç sayesinde kanın kalbe dönüşü desteklenir ve mevcut varislerin şiddeti hafifletilirken aynı zamanda yeni varis oluşumunun da önüne geçilmiş olur. Yalnızca kullanıldıkları süre boyunca etkili olan varis çorapları, aslen tedavi edici özelliğe sahip değildir ancak düzenli kullanım ile varise bağlı ağrı, ödem gibi şikayetleri hafifleterek hastalığın ilerlemesini engelleyebilir. Bunun yanı sıra varis ameliyatı sonrası hekim önerisi doğrultusunda uygun varis çorabının düzenli olarak kullanılması tedaviyi destekleyici özelliktedir.
Varis Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Varis tedavisi için genellikle skleroterapi, lazer ve radyofrekans uygulaması ve diğer invaziv olmayan girişimler yeterlidir. Dolayısıyla açık cerrahi ile varis ameliyatı sık tercih edilen yöntemler arasında yer almaz. Ancak kronik venöz yetmezlik, morbid obezite, ciddi diyabet hastalığı ve şiddetli ağrı şikayeti gibi bazı durumların varlığında hastalığın en doğru şekilde tedavi edilebilmesi için açık cerrahi müdahale gerekli olabilir. Günümüzde varisin cerrahi tedavisi için en sık tercih edilen yöntem açık cerrahi ile stripping uygulamasıdır. İşlem steril ameliyathane ortamında gerçekleştirilir ve işlemden önce hastaya genel anestezi uygulanır. Daha sonra hastaya uygun pozisyon verilir ve “stripper” olarak adlandırılan steril bir tel ile kasıktan ve bacağın belli kısımlarından varisli toplardamara girilir. İşlem için özel olarak tasarlanmış olan stripper teli sayesinde varisli toplardamar bir uçtan diğer uca kadar çekilir ve varisli dokunun tamamı çıkarılır. Varis ameliyatı genellikle yüksek başarı oranına sahiptir ve nadiren işlem tekrarı gerekir.
Varis hastalığı temelde bir dolaşım problemi olduğu için küçük veya büyük tüm varislerin hekim kontrolünde olması son derece önemlidir. İlerleyen dönemde daha ciddi dolaşım hastalıkları ile karşı karşıya kalmamak adına siz de rutin kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.
En Çok Okunan Sağlık Rehberi Yazılarımız
Kalp ve Damar Cerrahisi
26.9.2022
26.4.2024
50502
Bu içeriğin geliştirilmesinde Medical Park Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.